Efes, Türkiye'nin en önemli turistik yerlerinden biridir. Bu uçsuz bucaksız ve güzel Greko-Romen şehri bir zamanlar 250.000 kişiye ev sahipliği yapıyordu. Geriye kalan görkemli anıtlar, şehrin canlı ve zengin bir metropol olduğunu gösteriyor.

MÖ 10. yüzyılda İyon prensi Androclus tarafından kurulduğu düşünülen Efes, sadece bir ticaret merkezi değil aynı zamanda ana tanrıçaya tapınmak için inşa edilen Artemis Tapınağı ile birlikte büyük bir hac merkeziydi.

Kuşadası, merkezinde bile yüzmek için bir plaj bulabileceğiniz, Aydın'a bağlı turistik bir ilçedir. Ne kadar ilçede yüzmek için farklı plajlar olsa da en popüler plajı, şehir merkezinden bir dolmuş ile ulaşabileceğiniz "Kadınlar Plajı"dır. Bu plaj eski zamanlarda yalnızca kadınların denize girebilmesi için tasarlanmış olsa da günümüzde durum çok farklıdır. Palmiye ağaçlarının sıralandığı uzun açık kumsalda, yiyecek, içecek sağlayan çok sayıda satış noktasına vardır ve popülaritesini hak etmektedir.

Yerel olarak Ayasuluk Kalesi veya Selçuk Kalesi olarak bilinen Ayasuluk Kalesi, Türkiye'nin İzmir ilindeki Selçuk ilçesinde bir tepede yer almaktadır. Antik Yunan kenti Efes'in bulunduğu yerden sadece 1,5 km uzaklıktadır. Efes başlangıçta bir liman kentiydi, ancak limanının sürekli olarak dolup taşması onu şu anda denizden 5 km uzaklıkta bulunan bir iç bölge haline getirdi. Bizans döneminin başlangıcında, Efes hâlâ ağırlıklı olarak liman konumundaydı. 6. yüzyılda şehir nüfusu azaldı ve bölündü. Limandaki eski şehir bir savunma duvarı ile çevriliydi, bu da onu önemli ölçüde daha küçük ve bu nedenle savunmayı daha iyi hale getirdi. Ayasuluk tepesi şehrin eteklerindeydi ve şimdi şehrin bir mil dışındaydı. Kalenin inşattı için, kullanılmayan Yunan ve Roma binalarının taşlarını kullanarak Ayasuluk Kalesi'ni inşa etmişlerdir.

Şirince, eğlenceli bir tarihe, güzel manzaralara, harika yemeklere ve çok daha fazlasına sahip şirin bir köydür. Geleneksel bir Türk köyü ile geleneksel bir Rum köyünün mükemmel bir sentezidir. Aslında adı "sevimli" anlamına gelen kasabaya, eskiden "Çirkince" deniyordu. Bu, köyün güzelliğine ironik bir yaklaşımdı ve aynı zamanda diğerlerini de savuşturmak için kullanılıyordu. Köyün konumu ve mimarisinin ne kadar muhteşem olduğunu anlayanlar, 1926'da adını Şirince olarak değiştirdiler.

Kuşadası'nda bulunan Dilek Yarımadası Milli Parkı ( Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Milli Parkı), 27.598 hektarlık alanı ile Türkiye'nin en önemli doğal mirasları arasında yer almaktadır. 1966 yılında milli park ilan edilen Dilek Yarımadası 10.985 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. 1994 yılında milli park ilan edilen Büyük Menderes Deltası, 16.613 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Milli parka Kuşadası (Kuşadası) – Söke (Söke) karayolu üzerinden ulaşılır ve kabaca iki beldenin ortasında yer alır. Kuşadası'ndaki Dilek Yarımadası Milli Parkı, mavi ve zümrüt renkli temiz kumsalları ile Akdeniz florasının olağanüstü güzelliğine sahiptir.

Aziz John Bizans Kilisesi'nin etkileyici kalıntıları, Evangelist Aziz John'un gömüldüğü yeri işaretler. Kilise, Selçuk'un merkezine yakın Ayasuluk Tepesi'nin eteklerindedir. Aziz John'un hayatının son yıllarını Efes'te İncil'in kendi versiyonunu yazarak geçirdiğine inanılıyor. İmparator Justinian (MS 527-565), 300'lü yıllardan kalma bir mezarın John'a ait olduğuna inandığından, 500'lü yıllarda üzerine büyük bir kilise inşa ettirmiştir.